ESKİ SAPANCA KAYMAKAMI HASAN DURUER 'AĞAÇ KUTSAL DEĞİLDİR KESİLEBİLİR' DEDİ
Eski Sapanca Kaymakamı şimdi ise Edirne Valisi Hasan Duruer, Türkiye'de ağaç duyarlılığının sevindirici olduğunu ancak bilgi eksikliğinden doğan dikim hatalarının yapıldığını belirtiyor.
Ağacın kutsallığı olmadığını gerektiğinde söküle bilinip yerine de yenisinin dikilebileceğini belirten Duruer, 'Eğer ağaç tarihi esere zarar veriyorsa rahatlıkla kesebilirsiniz. Başka bir yere dikebilirsiniz' diyor.
İstanbullular geçtiğimiz haftalarda bir kaç ağacın Gezi parkından sökülmesine büyük tepki göstermişti. Ağaç konusunda Edirne'de yaptığı çevre düzenlemesiyle bilinen ağaç sever Vali Hasan Duruer söktürdüğü ve yerine diktiği ağaçlarla Edirne'yi adeta cennete çevirdi. Duruer'le şehir kültürü ve ağaçlar üzerine konuştuk.
Ağaç kültürüne ne kadar hâkimiz?
Şehirlerde maalesef yanlış imar planları yapıldı. Yanlış düzenleme ile birlikte şehirdeki yeşil alanlar büyük ölçüde kayboldu. Yeşil alanlar sadece camilerin bahçelerinde kaldı. Dolayısıyla vatandaşın ağaç konusunda hassasiyeti var. Olması da gerekir. Fakat sorun şu biz ağaç dikmeyi peyzaj zanneden bir milletiz. Ağacı sadece yeşil olarak düşünüyoruz. Ama o ağacın cinsini bilmiyoruz. Nereye ağaç dikileceğini bilmiyoruz. Hangi ağaç nerde olur ve yetişir bilmiyoruz.
TARİHİ ESERLERİN ÖNÜNDEKİLERİ KESTİK
Siz Vali olduktan sonra bazı ağaçları söktürdünüz ve şehrin peyzaj planını değiştirdiniz…
Edirne'ye geldiğimde tarihi eserlerin tamamen ağaçlarla örtülmüş olduğunu gördüm. Dünyanın hiçbir yerinde, meydanda, tarihi eserin önünde ağaç olmaz. Olsa bile bodur ağaçlar olur. Ona göre peyzaj ve dikimler yapılabilir. Mimar Sinan Selimiye'yi yaptığı zaman 200 bin gül siparişi vermiştir.
Neden?
Gül tarihi eserleri örtmez. Eğer siz güzel bir eser yapıyorsanız bunun başkası tarafından görülmesini istersiniz. Selimiye gibi bir şaheser ortaya koyuyorsunuz. Fakat sonra ağaçlarla örtüyorsunuz. Mimar Sinan neden çınar siparişi veya ıhlamur siparişi vermemiş? Bunu çok iyi düşünmemiz lazım. Ben Selimiye bahçesindeki ağaçların yaşını tespit ettim. En yaşlı ağaç 138 yaşında. Selimiye'nin 450 yıl önce yapıldığını düşünecek olursak 1000 yaşında denilen çınarlar tam bir şehir efsanesinden ibaret.
Bilinçlendirme de yok galiba…
Belli bir estetik anlayışı maalesef yok. Dolayısıyla ağaç dikmeyi peyzaj zanneden bir milletiz. Ağaçlara kutsallık atfediliyor. Edirne'nin inekleri ağaçlardır diyordum. Vatandaş her yere dikmiş. Dikilmesi elbette güzel ama ağaç çevreye ve doğaya dikilir. Tarihi eseri kapatacak şekilde dikilmez. Oraya dikilecek ağaçlar da bellidir. Türk milleti ağaç dikmeyi de cinsini de bilmiyor. Oysa ki sediri, ladini, köknarı farklıdır. Ama baktığınızda hepsi çam diye geçer. Bu nedir diye soruyorsunuz 'Çam ağacı' diyor.
Ağaçlarla ilgili epey bilginiz var. Ağaçlara özel bir ilginiz mi var?
Sapanca'dayken beş yıl dış mekân süslemeleri konusunda bir çalışma yaptım. Şu an Sakarya bölgesi Türkiye'deki ağaç üretiminin yüzde elliden fazlasını karşılıyor. Hem küçük hem de büyük firmalar var. Yüzlerce insan ağaçla uğraşıyor. Dış mekân süs bitkileri konusunda çalışma yapıyorlar. Oradan çok ciddi bir gelir temin ediliyor. Bu çalışmalar sayesinde Türkiye ağaç ithalatını büyük ölçüde azalttı. Ama bunu tamamen azaltma şansına sahip değilsiniz çünkü Avrupa'da belki de yüz yılı aşkın bir süredir ağaç yetiştirme kültürü var. Bu kültür sayesinde çok büyük ağaçları bile rahatlıkla söküp size satabiliyorlar. Ama zamanında kök kesimi yapılması lazım. Bizde ağaç nakli vatandaşın zannettiği gibi kolay bir iş değil. Ağaçların bazıları nakledildiğinde kuruyabiliyor. Ağaç nakletme usulünü bilmeniz gerekiyor.
RASTGELE AĞAÇ DİKEN BİR TOPLUMUZ
Türkiye ağaç yetiştirmeye elverişli mi peki?
Türkiye dünyanın en şanslı iklimlerinden birine sahip bir ülke. Her bölgede farklı ağaç yetişiyor. Akdeniz bölgesinde tropikal ağaç türlerini yetiştirebilirsiniz. Karadeniz bölgesinde soğuk bölge bitkilerini yetiştirebilirsiniz. Sapanca bölgesinde ise bunların çoğunu yetiştirebilirsiniz.
Yapılan çalışmalar var mı?
Yıllardan beri orman teşkilatı fidancılık konusunda çalışma yapıyor. Fakat maalesef bu kadar çalışma yapılmasına rağmen yeterli bir konuma gelmiş durumda değiliz. Bir takım stratejik hatalar var. Bir defa çok seri üretim yapıyorlar, hangi bitki üretecekleri konusunda ciddi bilgi eksiklikleri var. Bugün Avrupa'daki fidanlıkları gezdiğinizde hepsinin çok düzenli ve tertipli olduğunu görüyorsunuz. Sadece temizlik değil, hangi ağacın yetiştirildiğini biliyorlar. Ağaçların da cinsine göre değişen belli boylar vardır. Kimisi boy kimi ise çap olarak geçer. Fakat biz bunu dahi bilmiyoruz. Bilmediğimiz için de hepsini yeşil olarak değerlendiriyoruz. Türkiye'de herkes istediği yere ağaç dikebiliyor. Siz Selimiye'nin ortasına ağaç dikseniz kimse karışmaz.
Denetimsizlik var…
Evet. Küçük bir ağaç dikersiniz ama büyüdüğünde hangi boyuta olacağını bilemezsiniz. Bir çınar dikiyorsunuz bunun büyüdüğünde devasa olup olmayacağını bilmiyorsunuz. 1 metre boyundaysa büyütüldüğünde 10 metre boyunda geniş çaplı bir ağaç haline geliyor.
İstanbul Gezi parkındaki ağaçlar için durum nasıl sizce?
Ağacın kutsallığı yoktur. Sökülebilir ve yeniden yenisi dikilebilir. Bir tanesini söker yüz tanesini dikersiniz. Tarihi esere zarar veriyorsa rahatlıkla kesebilirsiniz. Mimar Sinan Selimiye'yi yaptığında yer altında dehlizler yapmış. Ağacın kökleri bu dehlizleri örtüyor. Bu defa bina hava alamıyor. Sudan kurtaramadığınızda esere zarar verir. Çok rahatlıkla sökebilirsiniz. Yenisini yaparsınız. Ağaç sadece ıhlamur değildir. Yüzlerce binlerce çeşit ağaç var. Gezi parkında durum farklı, orada bir takım duyarlılıklar var. O duyarlılıktan kaynaklanan toplumsal tepki var. Birkaç gün yapılan tepkiyi haklı buluyorum fakat şuan geldiği noktada tepkinin aşırı olduğunu düşünüyorum.
Ağacı ne olarak görüyoruz?
Türkiye'de ağaç iki çeşittir. Yeşillik ve meyve ağaçlarıdır. Kavak da çam da yeşil içindedir. Kestiğimiz zaman tükenmez bir kaynak olduğunu düşünüyoruz. Her şey tükenir. Önemli olan onun sürdürülebildiğini sağlamak.
Gelişmeler var mı peki?
Türkiye'de ağaçlandırma konusunda başbakanımızın çok büyük bir desteği oldu. Türkiye ağaç yetiştirmeyi bilmiyordu. Ağacın sökülüp yenisinin dikileceğini bilmiyordu. Ağaçtaki formu bilmiyordu. Belediye başkanlığı zamanında İtalya'dan, Almanya'dan ve Hollanda'dan çok ciddi miktarda ağaç getirdi. Peyzaj sektörünün gelişmesini sağladı. Çünkü on metre boyundaki ağaçların çok rahat ekilip sökülebildiğini gördüler. Peyzaj sektörüne hükümetin çok fazla desteği oldu. İsyan edilseydi Edirne'de edilirdi. Biz çok sayıda ağacı söktük, kesilmesi gerekenleri kestik budanması gerekenleri ise budadık. Ama yeni bir peyzaj yaptık. Buraya ilk geldiğimde terk edilmiş bırakılmış bir yerdi. Orman gibiydi. İnanılmaz ağaçlar vardı. Peyzaj yoktu. Ama bu tarihi eserin ve bir binanın bahçesinde olmaz. Cumhurbaşkanlığı köşküne gittiğim zaman hayran kaldım. Muhteşem bir düzenleme yapılmış. Ama eski hali öyle değildi.
Edirne'de ne kadar ağaç söktünüz ne kadar ağaç diktiniz?
Edirne'de belki bine yakın ağaç söktük veya kestik. Fakat yüz binden fazla ağaç diktik. Nereye diktik? Orman sanayi bölgesine 16 bin, askeri alana dokuz bin tane ağaç diktirdim. Bunlar daha çok Toros sedirleri ve mavi ladindir. Kapıkule'den otoban çıkışına kadar on binlerce ağaç diktik.
Ağaçları dışarıdan satın alıyoruz
Ortalama ne kadar ağaç tüketiyoruz?
Türkiye'de orman varlığı dünyada artan üç ülkeden bir tanesi. Orman teşkilatı çok ciddi bir çalışma yapıyor. Özellikle teknolojinin gelişmesiyle birlikte köylü nüfusun azalmasıyla ormana olan baskı azaldı. Orman köylüleri büyük ölçüde şehre göç ettiler. Tabiatı kendi haline bırakırsanız ve müdahale etmezseniz zaten kendiliğinden fışkırıyor. Tüketim daha çok şehirlerde yapılıyor.
Özel ağaç yetiştiren yerler var mı?
Büyükşehir belediyeleri ciddi miktarda ağaç getirtiyorlar. Diğer belediyeler ise ağaç alıyorlar. Temin edilen yerler: Sakarya, İzmir ödemiş, Yalova… Fakat büyükşehirler ciddi miktarda yurt dışından ağaç getirtiyorlar. İyi bir planlama olsaydı bundan 15 yıl önce planlayabilseydik şuanda bu kadar ithalat yapmamıza gerek yoktu. Büyük miktarda ağaç yetiştirmek konusunda ciddi sıkıntılarımız var. Devletin bu konuda teşvik etmesi lazım. Hayvancılıkta olduğu gibi. Türkiye'de bu firmalar teşvik edilirse yurt dışına ithalat azalır. İstanbul ve Ankara büyükşehir belediyesi sözleşmeli tarım yapsaydı, İstanbul olimpiyatları için ağaç siparişi verseydi bu kadar ithalat yapmazdık. Ama biz maalesef büyük miktarda dış ülkeleri besliyoruz. Ciddi paralar ödüyoruz. İyi bir planlama ile ithalat azaldığı gibi ihracat yapma şansına da sahibiz.
Üretime iklim müsait
İklimimiz ağaç bol miktarda ağaç yetiştirmeye müsait mi peki?
Türkiye'nin iklimi buna müsait. Ama bilgi birikimi eksikliğimiz var. Proje ve sermaye eksikliği var. Türkiye'de büyük miktarda ihracat yapabilir. Para ödemek yerine para kazanabiliriz. Türkiye çok ağaçlıklı bir bölge değil. Avrupa ülkelerini hesaba kattığınız zaman ağaç varlığının çok daha fazla olduğunu görüyorsunuz. İç Anadolu, Doğu ve Güneydoğu tamamen kuraktır.
Ağaçlandırma Türkiye genelinde nasıl?
İstanbul Büyükşehir belediyesinin ağaçlandırması tenkit edilecek çok şey olmasına rağmen iyi durumda. İzmit belediyesi daha çok yerli firmalardan ağaç temin ediyor. Urfa Belediyesi'nin ağaçlandırması gayet iyi. Fiyatlar çevresine ve çapına göre değişir. Çok büyük ağaç alma merakımız var. O yüzden çok büyük paralar ödüyoruz. Sabretmemiz lazım. Çap ve çevre itibariyle 10-16 ağaç yerine 25-30 otuz alıyoruz. Fiyat iki ve üç misli artıyor.
Fiyatlar?
Ölçüsüne göre değişir. Ölçüsü 12 olan bir çınar, 10 liraysa 25 olan 100 liradır. Aradaki zaman farkıdır. Türüne göre, genişliğine göre, çeşidine göre değişir.
PALMİYE'NİN İSTANBUL'DA İŞİ NE?
Bizim şehirlerimizde neye göre ağaç dikiliyor?
Zevke göre dikiliyor çoğunlukla. Sultanahmet Meydanı'na palmiye ağaçlarının dikildiğini gördüm. Bir Akdeniz bitkisidir palmiye ve Sultanahmet Meydanı'nda işi yoktur. Aynı şeyi Selimiye Kışlası'nın bahçesinde de gördüm. Birinci ordu komutanına söylediğinizde bana kimse şu ana kadar böyle bir şey söylemedi dedi. Türkiye'de bir estetik zevk yok. İstanbul'a ait ağaçlar vardır. Erguvan, ıhlamur, çınar, diş budak, atkestanesidir ama palmiye değildir.
Sıkıntı nerede başlıyor?
En büyük sıkıntılardan bir tanesi de profesyonel danışmanlarımızın olmaması. Peyzaj sorumlulularına değil sadece park bahçe müdürlüğüne bırakıyoruz. Doğasına bakıldığında hangi tür ağacın dikilmesi gerektiği görülür zaten.
Peyzaj mimarınız var mı?
Bir peyzaj mimarından profesyonel danışmanlık alıyorum. Onun görüşleri doğrultusunda hareket ediyorum. Kafama göre bir şey yapmıyorum.
Yeni Şafak