ÖZGÜR-DER VE SABED’TEN MISIR’DA YAŞANAN OLAYLARA KINAMA GELDİ
Sakarya Özgür-Der Şubesi Geyve Özgür-Der Temsilciliği ve SABED yayınladığı basın açıklaması ile Mısır’da yaşanan olayları kınadı.
Dernekler tarafından yapılan ortak açıklamada şu ifadeler yer aldı:
Muhammed Mursi'ye yapılan hukuksuzluğa dikkat çekilen açıklamada "İslam'a ve Müslümanlara karşı kin ve öfkelerinden tırnaklarını yiyerek attıkları twitlerle "mesele ağaç değil sen hala anlamadın mı?" ya da CNN'deki tartışmada darbe karşıtı bir çizgiden "Sözcü"lüğe doğru kayan gazetenin yazarının mealen söylemeye çalıştığı gibi "mesele hukuk değil sen hala anlamadın mı" şeklinde sözler İslamcı hükümetlere karşı bakış açılarını ele veren yaklaşımlar olarak göze çarpıyor." Denildi. "Yine aklı darbelere dönük çalışanlar seçimle başaramadıklarını silahlı güçlerden bekleyenler kendilerine şunu sormalılar: Şayet Mübarek döneminde olsaydı bu şekilde bir kalkışma durumunda başlarına ne gelirdi? Ne olursa olsun Mursi gitsin şeklinde bağırarak toplandıkları Tahrir kan gölüne döner miydi? Dönmez miydi? Henüz bir yıldır Mısır'ı yöneten Mursi'nin oluşturduğu "özgürlük " ortamının darbe heveslilerinin kendisini devirmek için Tahrir'de toplanmalarına ve darbe şakşakçılığı yapmalarına müsaade etmesi takdir edilmeli mi edilmemeli mi?" denerek devam eden açıklama "Bir buçuk yıl önce devrilen Mübarek belki yatağında seviniyor olabilir "darbe"lere karşı olduğunu söyleyip "ama"lı cümlelerle ağızlarından kin ve nefret akıtanlar ellerini oğuşturuyor olabilir "teknokratlar hükümeti" kurarak altı ay içerisinde seçime gidileceğini açıklayan Sissi çok mutlu günler geçiriyor olabilir ya da Sissi'nin yerinde kendisini hayal eden bir çok yerli yabancı "bedbaht" olabilir. Hiç fark etmez. Karşılarında mallarıyla ve canlarıyla direnerek mücadele ettikleri zaman müjdelenen inancın ve özgürlüğün temsilcileri var." Denilerek son buldu.
Açıklamanın tam metni:
Mücadele dün başlamadı yarın da bitmeyecektir.
Yapılan ilk özgür seçimlerde ve halkın iradesiyle seçilen Mısır Hürriyet ve Adalet Partisi adayı Muhammed Mursi Mısır ordusunun yaptığı darbeyle devrildi. Cumhurbaşkanı olarak seçilmesinin üzerinden henüz bir yıl geçmiş olmasına rağmen kendisinden imkânsızı başarması istenen ve ülke içerisinden ve dışarıdan her yönüyle baskı altında tutulan Mursi'ye karşı başlatılan "temerrüt" kampanyası iki günün sonunda ordunun yönetime el koyması ile sonuçlandı. Sosyal siyasal ve ekonomik şartlar bakımından kıskaca alınan Muhammed Mursi ulusal ve uluslararası iktidar odaklarının işbirliği ile cumhurbaşkanlığından uzaklaştırıldı.
Son iki yıldan bu yana Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da yaşanan ayaklanmaların gittikçe İslamileşmesi ve özgür bir ortamda yapılan seçimlerde İslamcı partilerin itibar kazanması hegemonik güçlerin rahatsızlığını zaten gittikçe artırıyordu. Birbirine paralel olarak gelişen Türkiye Brezilya ve Mısır'daki gelişmeler gösteriyor ki egemen güçlerin en büyük yalanı demokrasidir. Onlar açısından demokrasi halkın sadece kendilerini seçtiği bir tercih biçimidir. Daha bir yıl önce yüzde 52 oy alarak seçilen bir cumhurbaşkanına daha önünde üç yıl gibi bir süre olmasına rağmen oynanan kirli oyunlar ve hazırlanan hain tuzaklarla "sen artık bu ülkenin cumhurbaşkanı değilsin" denebiliyor.
İslam'a ve Müslümanlara karşı kin ve öfkelerinden tırnaklarını yiyerek attıkları twitlerle "mesele ağaç değil sen hala anlamadın mı?" ya da CNN'deki tartışmada darbe karşıtı bir çizgiden "Sözcü"lüğe doğru kayan gazetenin yazarının mealen söylemeye çalıştığı gibi "mesele hukuk değil sen hala anlamadın mı" şeklinde sözler İslamcı hükümetlere karşı bakış açılarını ele veren yaklaşımlar olarak göze çarpıyor.
Yaklaşık üç gündür Tahrir meydanını dolduran yığınların ordunun darbe açıklamasının ardından attıkları sevinç çığlıkları ve yaptıkları gösteriler aslında neyi beklediklerinin aslında neden orada olduklarının da anlaşılması bakımından ilginç kareler oluşturuyordu.
Yaklaşık 60 yıllık bir diktatörlük döneminden çıkmış Mısır halkı Nasır'ı Sedat'ı ve en son olarak Mübarek'in uygulamalarını gördü ve bu baskı ve sindirme politikalarını bizzat yaşadı. Yine aklı darbelere dönük çalışanlar seçimle başaramadıklarını silahlı güçlerden bekleyenler kendilerine şunu sormalılar:
Şayet Mübarek döneminde olsaydı bu şekilde bir kalkışma durumunda başlarına ne gelirdi? Ne olursa olsun Mursi gitsin şeklinde bağırarak toplandıkları Tahrir kan gölüne döner miydi? Dönmez miydi? Henüz bir yıldır Mısır'ı yöneten Mursi'nin oluşturduğu "özgürlük " ortamının darbe heveslilerinin kendisini devirmek için Tahrir'de toplanmalarına ve darbe şakşakçılığı yapmalarına müsaade etmesi takdir edilmeli mi edilmemeli mi?
Son Taksim olaylarında da görüldü ki hegemonik güçler demokrasi masalını yeniden yazmak ya da yepyeni bir demokrasi tanımı yapmaya çalışıyorlar. Halkın iradesinin yansıması olarak görülen seçimleri yeterli görmüyor ve demokrasi bir "uzlaşma" rejimidir diyerek kim seçilirse seçilsin bizimle uzlaşsın demek istiyorlar. Zira onlar hiçbir zaman adaletten hoşlanmazlar. Zulümle ayakta dururlar. Baskı ile ayakta dururlar. Kan ile gözyaşı ile ayakta dururlar. Onlar kendi elleri ile yaptıkları putları acıkınca yiyen atalarının dininin bağlılarıdır.
Mısır halkı bu işi burada bırakmayacaktır. Müslüman Kardeşler yapılan bu hile ve tuzaklara karşı direnecektir. Mısır'ın onurlu insanları darbe sevdalısı bu zihniyeti ülkelerinden def edecektir. Muhammed Mursi müslümanların ve tüm kişiliğine sahip çıkan insanların onurudur ve onuru olmaya devam edecektir.
Bir buçuk yıl önce devrilen Mübarek belki yatağında seviniyor olabilir "darbe"lere karşı olduğunu söyleyip "ama"lı cümlelerle ağızlarından kin ve nefret akıtanlar ellerini oğuşturuyor olabilir "teknokratlar hükümeti" kurarak altı ay içerisinde seçime gidileceğini açıklayan Sissi çok mutlu günler geçiriyor olabilir ya da Sissi'nin yerinde kendisini hayal eden bir çok yerli yabancı "bedbaht" olabilir. Hiç fark etmez. Karşılarında mallarıyla ve canlarıyla direnerek mücadele ettikleri zaman müjdelenen inancın ve özgürlüğün temsilcileri var.
Bu mücadele dün başlamadı yarın da bitmeyecektir.
Bizler Sakarya Özgür-Der Şubesi olarak sonuna kadar Muhammed Mursi'nin yanında ve darbecilerin karşısında olduğumuzu belirtmek istiyoruz.
Tevhidi ilkelerimizle adaleti tesis etmek ve özgürlüğün kapılarını açmak için mücadelemiz devam edecektir. Unutulmamalıdır ki bizler başarıyı ve taltifi sahte ilahlardan değil yalnızca Allah'tan bekleyen Müslümanlarız.