DERNEKLERDEN ORTAK TAKSİM GEZİ PARKI AÇIKLAMASI
Sakarya Özgür-Der Şubesi, SABED, Geyve Özgür-Der Temsilciliği, Taksim Gezi Parkı olayları ve bunun paralelinde gelişen protestolarla ilgili bir basın açıklaması yaptı.
Yapılan basın açıklamasında şu ifadeler yer aldı:
"Hükümetin Taksim Gezi parkında yapmayı planladığı düzenlemelere karşı çevre için bir araya gelmiş gönüllülerin tepkisi ile başlayan protestoların kısa sürede ülkenin bir numaralı gündemi haline geldiğini biliyoruz. Başını Kemalist rejimin bekçiliğini üstlenmeye hazır grupların çektiği kitleler İstanbul başta olmak üzere Ankara İzmir ve Adana gibi metropollerde ortalığı yakıp yıkmaya etrafa korku ve kaos yaymaya dönük eylemlerini tırmandırdılar. Kaosa ve gerilime alışık ve bunun sıkça yaşandığı Türkiye toplumunda yapılmak istenen şiddete dayalı bir çatışma ortamı idi. Halihazırda malum çevrelerin bu görevlerinden vazgeçmeyeceklerinin de görmezden gelinmemesi gerekir.
Olayların başlamasında güvenlik güçlerinin gösterdiği aşırı tepkinin görülmesi ve bunun hesabının en ciddi şekilde sorulması gerektiğini vurgulamamız gerekir. Orantısız bir şekilde ve çok yoğun bir tepkiyle çevre için toplanmış insanlara müdahale de bulunulması olayların fitilini ateşleyen ve hızla tırmanmasına katkı yapan en önemli etkenlerden bir tanesi olmuştur.
Ancak şurası bilinmelidir ki;
Türkiye'de laik-Kemalist çevrelerin en genelde Hükümetle ve onun temsil ettiği toplum kesimleriyle ciddi bir iktidar ve muktedir olma savaşının olduğu ortadadır. Zira laik Kemalist yapılanmalar yıllardır topluma dönük toplumun hak ve taleplerine dönük hiçbir gelişmeye yaklaşamadıkları gibi tam tersine toplumun taleplerini görmezden gelen ve buna rağmen siyaset sürdüren yapılar olduğu aşikârdır. Toplumun kurtuluşunu hala tek parti döneminin dinamiklerinde ya da Baasçı ideolojiye tutunmakta arayan bir siyasi partinin ve onun temsil ettiği toplum kesimlerinin günden güne erimeleri ve bunun önüne geçememeleri elbette ki onlar açısından moral bozucu ve özgüven kaybettirici bir unsurdur.
Bir çevreci duyarlılıkla başlayan olayların haddini ve maksadını aşması birçok çevrenin de bu gelişmeler karşısında şaşkınlık yaşamasına ve söz ve tavır geliştirirken yalpalamalarına yol açmıştır.
Bu ülkede on yıllardır Kemalist baskıcı dayatmacı katliamcı bir ideoloji vardır ve bu rejim kendi yarattığı değerler dünyasından başka her şeyi yaramaz ve kötü olarak lanse etmektedir.
Toplumun yararına olan içki ile ilgili bir düzenleme bile Laik Kemalist çevrelerin dengesini bozabilmekte ve Taksim gezi parkı olaylarında da maalesef görüldüğü gibi ellerinde içki şişeleriyle herkese meydan okuyan şuurlarını yitirmiş "gazı gidin Kürtlere sıkın" diyen kalabalıklara dönüşebilmektedir.
Yaklaşık on yıldır Hükümette olan AK Parti'ye karşı tavır alan tüm kesimler Gezi parkı eylemlerinde kendilerine bir yer buldular. TKP, ÖDP, ADD, ÇYDD, İP, TGB, SDP, KESK gibi organize Kemalist ve sosyalist gruplar yanında kendilerine anti-kapitalist müslümanlar diyen ve Kemalistlerin dini motiflerini tamamlamayı vazife edinmiş olanlar ile kendi çıkarlarını her şeyin üstünde gören Koç ve Eczacıbaşı Boyner gibi kapitalist sermayedarlar ve durumdan vazife çıkartmakta mahir olan istihbarat unsurları da olaylarda boy gösterdiler.
Bu boy gösterenlerin yanında bir de köşelerinden kalemleriyle ateş eden sağcısı solcusu kapitalisti cinsel sapkınlıkta sınır tanımayanı ve diğer marjinal unsurların yanında İslami kesimden de çatlak seslerin çıkması bu kesimlerin manevra kabiliyetlerinin iyice gelişmiş olduğunu ortaya çıkardı.
Pensilvanya'dan ses gelmeden konuşamayanlar oradan gelecek sesi kestirmiş olmalılar ki "Başbakan değişmeli" veya "Hedef Akparti değil Tayyip Erdoğan" şeklinde çıkışlara imza attılar.
Bir de "direniş ekseni" buluşunun mucitlerinin "Tayyip giderse ya da yıpranırsa Esed'li günlerimiz biraz daha uzayabilir" umutları ile, gezi parkı olaylarını lale devrinin sonu olarak gören acilci kişisel yaklaşımlar da olmadı değil.
Her ne olursa olsun Hükümetin karşısında olmayı ilke olarak belirlemiş olanlardan adalet beklemek elbette safdilliktir fakat bu çamura yatan zihniyeti ıslah etmek de yine adaleti ilke edinmiş Müslümanlara düşmektedir.
Son olarak Sakarya Özgür-Der Şubesi Geyve Özgür-Der Temsilciliği ve Sapanca Bilgi Eğitim Dayanışma Derneği olarak bizler şunu vurgulamak istiyoruz:
Gezi parkı protestolarında gelinen nokta Kemalist rejimin ihya edilmesi ve yeniden güçlendirilmesi nin anarşi kaos şiddet ve çatışma ortamı ile gerçekleştirilmesi noktasıdır. Çevre duyarlılığı ile başlayan dikta karşıtlığı ile semirtilmeye çalışılan olaylarda temel dinamik Müslüman halkın hak ve taleplerine olan düşmanlık ve yükselen İslamcılığın sindirilmesi ve susturulmasıdır.
Müslümanlar Allah yolunda Yüce Kitabımız Kur'anı Kerim'in ve Rasulün örnekliğinin aydınlığında mücadele ederler ve bilinmelidir ki mücadele ne sandıktadır ne de başka spesifik bir şeydedir mücadele her yerdedir"