SAPANCA GÖLÜ'NÜN SUYU BİRİNCİ SINIF!
Dünyanın içilebilir özelliğe sahip sayılı göllerinden biri olan Sapanca Gölü'nün suyu yapılan bir araştırmada birinci sınıf bulundu.
Sakarya'nın su ihtiyacının tamamını, Kocaeli'nin su ihtiyacının da bir bölümünü karşılayan Sapanca Gölü'nde ve gölü besleyen derelerdeki su kalitesi ve çeşitli kirlilik parametreleri incelendi.
Sakarya Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü'nde yapılan yüksek lisans çalışması kapsamında, Sapanca Gölü'nde su kalitesinin tespiti için, Ekim 2012 - Mart 2014 tarihleri arasında su örnekleri toplandı. Su örnekleri, kirlilik dağılımına göre belirlenerek gölün tamamını temsil eden 6 istasyondan farklı derinliklerden toplandı. Göl havzasındaki derelerde ve göl içindeki örnekleme noktalarından alınan numuneler laboratuvar çalışmalarında analiz edildi.
Çalışmada, genel şartlar bakımından gölün su kalitesi her noktada birinci sınıf olarak tayin edildi. Ölçüm yapılan derelerdeki su kalitesi ise azot ve fosfor gibi elementler bakımından üçüncü ve dördüncü sınıf olarak belirlendi.
Derelerde azot gruplarının yüksek olması sebebiyle suyun kalitesinin düştüğü tespit edildi. Nitrat konsantrasyonunun yüksek olması bu derelere evsel ve tarımsal kirletici girişi olasılığını gösterdiği ifade edildi. En yüksek nitrat konsantrasyonu ortalaması Harmanlı Deresi'nde gözlendi. Bu duruma derenin hemen yanında bulunan tarım alanlarından gelen gübrelerin neden olduğunun düşünüldüğü kaydedildi. En yüksek nitrit konsantrasyonu ortalaması Sarp Deresi'nde, en yüksek toplam fosfor ve ortofosfat konsantrasyonu ise Keçi Deresi'nde ölçüldü.
"GÜBRE VE ZİRAİ İLAÇLAR DERELERİN SU KALİTESİNİ DÜŞÜRÜYOR"
Çalışma sonuçlarına göre, tarımsal alanların derelere yakın olması, bu alanlarda kullanılan gübre ve zirai ilaçların sulama ve yağmur sularıyla derelere ulaşması, bölgede kurulmuş balık çiftliklerinin ve bölgede faaliyet sürdüren otel ve yeme-içme maksatlı tesislerin atıksularını deşarj etmeleri bu derelerin su kalitesini düşürdüğü ifade edildi.
Genel olarak gölü besleyen derelerin gölün su karakteristiğini belirlediği ifade edilen çalışmada, derelerin elementler bakımından üçüncü ve dördüncü sınıf su kalitesine sahip olmalarının, gölde oluşan ötrofik durumun en önemli nedeni olarak tayin edilebileceği belirtildi.
Göl çevresinde bulunan sanayi kuruluşları ile yerleşim alanlarındaki konutların kanalizasyon sistemlerinin, kontrol altında tutulmaya çalışılsa da gölü kirlettikleri trofik durum tespitinden açıkça gözlendiği ifade edildi. Özellikle, fosfor parametresinin yükselmesine neden olan evsel ve tarım alanlarından kaynaklanan kirleticilerin daha kontrollü bir biçimde denetlenmesi gerektiği vurgulandı.
"SU ŞİŞELEME TESİSLERİ KONTROL ALTINA ALINMALI"
Gölün kuzeyde E-5 karayolu ile güneyde TEM otoyolu ve demiryolu ile çevrelendiği, yollarda lastik aşınmaları ve egzos gazlarından kaynaklı kirlilik,
yağmurlardan sonra TEM'in tahliye kanallarından gelen sularda açıkça görüldüğünden bu suların göle girişini önleyecek tedbirlerin alınması gerektiği kaydedildi.
Entegre havza yönetimi oluşturularak havzada yapılaşma ve ormanlık alanların bertaraf edilmesinin önlenmesi ve havzadaki su şişeleme tesislerinin de kontrol altına alınması gerektiği ifade edildi.Hem gölü hem de dereleri besleyen yeraltı suyu rezervinin kontrolü ve korunması gerektiği anlatıldı.