SAPANCA BİLGİ EĞİTİM DAYANIŞMA DERNEĞİ FITRAT VE AHLAK SEMİNERİ VERDİ

GÜNCEL

SAPANCA BİLGİ EĞİTİM DAYANIŞMA DERNEĞİ FITRAT VE AHLAK SEMİNERİ VERDİ

SABED Sapanca Bilgi Eğitim Dayanışma Derneği “Kur’an’i Kavramlar” Seminerlerinin dördüncüsü “Fıtrat ve Ahlak” başlığı ile dernek merkezinde yapıldı.

Fıtrat ve Ahlak kavramlarının anlam ve bağlamları verilerek başlanılan seminerde fıtrat ve ahlak kavramlarına ilişkin şu vurgulara değinildi.

Çeşitli sözlüklerde fıtrat kavramının; "yaratma ve yaratılış biçimi, tıynet, tabiat ve huy; yaratılışın ilk tarz ve heyeti; yaratmak, hilkat; mizaç, ahlak, maya; yaratılıştan gelen ruh veya vücut niteliği, cibilliyet; yaratılıştan insanın sahip olduğu fizyolojik ve ruhi özelliklerin tamamı, yani varlığın sahip olduğu özellikler" anlamlarına geldiği ifade edilmiştir.

Ahlâk kelimesi, hulk kelimesinin çoğuludur. Hulk, insanın ruhundaki "huy" dediğimiz bir meleke, özel bir hal demektir. Böyle bir meleke, ya hayırlı bir semere verir veya hayırsız ve zararlı bir semere verir. Bu bakımdan ahlâk özellikleri güzel ve çirkin diye iyi veya kötü diye ikiye ayrılır.

Allah, hiçbir şeyin kendi bilgisi dışında olmadığını, o kadar ki, insanların ana karnında bir çiğnemlik et iken dahi durumlarından haberdar olduğunu hatırlatıyor. Buradan şunu çıkarabiliyoruz; demek ki, insanların bir kısmı yaratıldıkları fıtratlarından uzaklaşmışlar. Başka bir deyişle, ana rahmindeki ceninlerden bir kısmı, dünyaya gelip yaşları ilerleyince kendi özlerine aykırı davranışlarda bulunuyorlar. Fıtratlar neden bozulup ahlaksızlıklar ortaya çıkıyor? Diğer bir söylenişle insanlar neden 'iyi'den uzaklaşıyorlar?

Fıtrat ve ahlâk kavramları ile birlikte en az bunlar kadar önemli olan ve bunlarla çok yakın ilişkisi bulunan "adalet" kavramından burada söz etmek yerinde olacaktır. Eğer herhangi bir ortamda adalet yoksa zulüm vardır, zulüm varsa insan görevini gereği gibi yapmıyor, fıtratına ters düşüyor demektir. Ayrıca adaletin yokluğundan, insanın kendine ve diğer varlıklara yaratılış amacına uygun davranmadığı da anlaşılır. Oysa Allah (c) şöyle buyuruyor; "Şu halde bütün benliğinle, varlığını her türlü sapmadan uzaklaştırarak tümüyle doğru ve asıl dine yönel. Allah'ın fıtratına… İnsanlık o fıtrat üzerinedir. Allah'ın fıtratında bir değişme göremezsin. İşte gerçek hayat dini budur. Fakat insanların çoğu bunu bilmiyorlar/bilincinde değiller." (Rum 30/30).

Gerek fıtrat, gerek sünnet kelimelerinin, hem Allah için, he de insan için kullanıldığı bilinmektedir. Bu demektir ki adalet, insanın fıtratı ve sünnetinin, Allah'ın fıtratına ve sünnetine uygunluk arz etmesidir. "Allah'ın kelimeleri" âyetiyle de (Enam 6/115) az da olsa değerlendirilebilecek "sünnetullah" kavramı (Fetih 48/23, Fatır 35/43), insan fıtratı bağlamında en belirgin şekliyle "Allah'ın yaratışı"nda kendini bulur. Bu konuda anahtar âyet, Rum Sûresi'nin 30. âyetidir. Burada geçen "Allah'ın fıtratı" ifadesi, onunla insanlığı yarattığına çağrışım yapan bir terkip mahiyetindedir.

Allah'ın sünnetinde herhangi bir değişiklik olmaz. Ancak insanların fıtratlarında değişiklik, daha doğrusu bozulma olabilir.Fıtrat hali, insanın üzerine yaratıldığı doğal haldir. Eğer kişi hayatını bu şekilde fıtrat üzere sürdürebilirse böyle insan için ahlaklı ve adil insan denir. Ama bir de fıtrat kaymasına uğrayan insanlar vardır.

Sunumun ardından yapılan sorular ve katkılar bölümünde fıtrat kavramı ile İslam dünyasında 19.yüzyılda tohumları atılan öze dönüş hareketlerinin ilişkisi değerlendirildi.Ayrıca Ortadoğu intifadaları özelinden de  bu kavramlara olan anlam ve bağlam yakınlığı ele alındı.Müslümanların yitirdikleri ümmet bilincini tekrar kazanmış olmaları ile birlikte yeniden ümmetin inşasının fıtratları bozulmuş toplumların vahyi önceleyen ve vahyi hayatlarının merkezine alan tecdidi bir hareketle ortaya koydukları şahitliklerle ortaya çıktığı belirtildi.Bozulan fıtratı ıslah etme anlamında müslümanların araçsallaştırdıkları unsurlar ile amaçsallaştırdıkları unsurlar üzerinde daha derinlikli tefekkür ederek istişari mekanizmaları tesis ederek ortaya çıkacak sonuca göre hareket etmelerinin Allah'ın rızasına daha uygun olacağı fikri ele alınarak bunun üzerinde tartışıldı.

SABED Kurani Kavramlar seminerlerinin  18 Mayıs Cumartesi günü yapılacak "Şahitlik ve Şehit" konulu seminerle devam etmesi planlanıyor.