BAŞBAKAN ERDOĞAN SAKARYA'DA

SİYASET

BAŞBAKAN ERDOĞAN SAKARYA'DA

Erdoğan, "Devlet içinde devlet olmaz, paralel yapılanma olmaz, kim bu yola başvuruyorsa bunun bedelini, hesabını ağır öder ağır ve ödeyecekler, ödeyecekler... Şu anda bir geçiş dönemindeyiz." dedi.

Erdoğan, Adapazarı Kent Meydanı'nda düzenlenen SakaryaMitingi'nde, Geyve, Hendek, Karapürçek, Karasu, Kaynarca, Kocaali, Pamukova, Sapanca, Serdivan, Söğütlü, Taraklı'ya muhabbetle selam göndererek, konuşmasına başladı.

 Bu muhteşem meydandan, Sakarya'dan, Bosna Hersek'teki kardeşlerini selamladığını belirten Erdoğan, şunları kaydetti:

"Kosova'daki kardeşlerimi selamlıyorum, Arnavutluk'tan, Makedonya'dan, Sırbistan, Karadağ, Yunanistan, Bulgaristan, Romanya'daki kardeşlerimi selamlıyorum.Sakarya'dan Sakarya'nın kardeşi Saraybosna'ya, Üsküp'e, İskeçe'ye, Gümülcine'ye, Kırcaali'ye, Prizren'e, Priştine'ye, Mostar'a, Travnik'e bütün Balkan şehirlerine selamlar gönderiyorum."

Erdoğan bu sırada, annesi Tenzile Erdoğan'ın fotoğrafının yer aldığı bir posteri görmesi üzerine ise "Hendek sağ olun, var olun... Anacığımı bana hatırlattığınız için ayrıca sizlere teşekkür ediyorum. Rabbim inşallah sevgili peygamberimizin liva ül hamd ismiyle müsemma sancağı altında hepimizi birlikte haşreylesin" diye konuştu. 

- "Sakarya bir Türkiye haritasıdır"

"Kardeşlerim, Türk kardeşlerim, Kürt kardeşlerim sizleri selamlıyorum" diyen Erdoğan, şöyle devam etti:

"Abhazlar, Çerkezler, Gürcüler, Adigeler, Manavlar, sizleri selamlıyorum. Boşnaklar, Pomaklar, Tatarlar, Roman kardeşlerim sizleri selamlıyorum. Kardeşlerim Sakarya bir Türkiye haritasıdır. Sakarya bu geniş coğrafyanın zenginlik haritasıdır. Biz yola çıkarken ne dedik? Kardeşlerim ben Türk'ü Türk olduğu için sevmiyorum, Kürt'ü Kürt olduğu için sevmiyorum, ben Abaza'yı, Gürcü'yü, Çerkez'i, Abaza, Gürcü, Çerkez oldukları için sevmiyorum. Pomak'ını, Roman'ını, Tatar'ını ırklarından dolayı sevmiyorum. Beni yaradan Allah onları da yarattığı için seviyorum. Onun için ne diyoruz, 'tek millet' diyoruz, bizde ayrımcılık yok."

Erdoğan, Yunus'un diliyle "Yaradılanı Yaradan'dan ötürü sevdiklerini" belirterek, şunları kaydetti:

"Ne beyazın siyaha, ne siyahın beyaza üstünlüğü yoktur. Üstünlük sadece ve sadece Hakka yakınlık iledir. Kardeşlerim ikincisi ne dedik 'tek bayrak' dedik. Tek bayrak... İşte bayrağımızın rengi şehidimizin kanıdır. Kardeşlerim hilal bağımsızlığımızın ifadesidir. Yıldız şehitlerimizin simgesidir. Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır. İşte bu toprak var ya bu toprak, ah benim kardeşlerim 780 bin kilometrekareyle vatan toprağıdır. Burada kimse ameliyat yapamaz. Kimse operasyon yapamaz. Bunun tamamı tek millet, Türk milletinindir, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarınındır. Hepsi ama saydım ya bütün etnik unsurlarla beraber hepimizin."

Sakarya'nın bu coğrafyanın kardeşlik haritası açısından önemine yeniden vurgu yapan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Seninle iftihar ediyoruz Sakarya. Geliyorum dördüncüsüne 'Rabia' dedik ya Rabia... Tek devlet... Devlet içinde devlet olmaz, paral yapılanma olmaz. Kim bu yola başvuruyorsa bunun bedelini hesabını ağır öder ağır ve ödeyecekler, ödeyecekler... Şu anda bir geçiş dönemindeyiz. Seçim 30 Mart... 30 Mart da bunun başlangıç adımıdır ona göre. Kardeşlerim 10 gün kaldı biliyorsunuz, ablalar kaç gününüz var? Kapı kapı dolaşmaya var mıyız? Bildiklerimizi bilmeyenlere anlatmaya var mıyız? Abiler, 10 gün kapı kapı dolaşmaya var mıyız? Öyle çalışacağız, öyle çalışacağız ki Sakarya'yı Türkiye'de bir numara yapacağız. Siz bizi hiç yalnız bırakmadınız. Yola çıktığımız günden beri yalnız bırakmadınız. Bugün de şu alana baktığım zaman yine aynı şeyi görüyorum."

Başbakan Erdoğan, şimdi 30 Mart'a gelindiğini dile getirerek, 30 Mart'ın sandıktaki tokatının hiçbir şeye benzemeyeceğini vurguladı.

Alandakilerden seçime kadar 10 gün boyunca bu millet ve halk için çok çalışmasını isteyen Erdoğan, Türkiye'nin bölgesel ve küresel bir güç haline gelmesinden rahatsız olanlara 30 Mart'ın bir cevap günü olacağını aktardı.

"İstediğin kadar tuzak kur, halkın, Hakk'ın bir tuzağı var. Bunlar bunu görmediler. Artık AK Parti, milletiyle bu yolda gümbür gümbür geliyor. Kim ne yaparsa yapsın" diyen Erdoğan, seçim ortamında 4 eski bakan ile ilgili hemen TBMM'nin toplanmasının ve fezlekelerin görüşülmesinin istenildiğini anlattı.

Erdoğan, seçimden sonra da bu konuların görüşülebileceğini dile getirerek, "55 imza toplandı. Şimdi de Meclis Başkanlığı'na partimiz bunu verdi. Dikkat edin, 17 Aralık'tan bugüne 3 ay geçmiş ne CHP ne MHP meclis araştırma önergesi vermedi ama biz verdik. Biz rahatız, bu noktada sıkıntımız yok" diye konuştu.

Alanda bulunan bir grup gencin "Kefenli liderin kefenli gençleriyiz biz"  pankartı açması üzerine Erdoğan, "Sağolasınız Sakaryalı, ilahiyatçı gençler. Bu kefenle beraber yürüyeceğiz. Zaten kefenini giyenler bu işi başarır, korkaklarla bu iş olmaz. Yürekli olanlarla bu iş olur. Bunu böyle başaracağız. Ne oldu? Dün Meclis toplantı yeter sayısında varlar ama iş oylamaya gelince hepsi kaçıp gitti. Ne oldu? Yine aldınız mı dersinizi, tokadı yediniz mi?" ifadelerini kullandı.

Başbakan Erdoğan, 4 eski bakanın da haklarında Araştırma Komisyonu kurularak aklanmak istediğini belirterek, hiçbir sorunun cevapsız kalmamasını, hiçbir şeyin üzerinin örtülmemesini istediklerini söyledi. Erdoğan, iftiralarla montajlarla milli irade hırsızlığı yapılmaması gerektiğini aktardı.

- "Hocaefendi misin istihabarat şefi misin?"

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: 

"Pensilvanya'nın piyonlarını kullanarak Türkiye'ye, devletimize, milletimize, ulusal güvenliğimize karşı bir saldırı var. Bir Başbakanı, Cumhurbaşkanı'nı, bakanları dinleyemezsiniz. Ama bunlar dinlediler. Dün akşam TRT ortak yayınında bunları açıkladım. Bunlarda ahlak, seviye diye birşey yok. Bunlar insanlıktan nasibini almamış. Soruyorum, bunu, dini noktada otorite olanlar da hep konuştum. Biraz da biliriz. Bir Müslüman bir diğer Müslümanı veya insanı özel mahremine girip dinleyemez, gözetleyemez. Ama bunlar bunu yaptı. Neymiş, hocaefendi... Hocaefendi diyor ki 'Gece yarısı bir alüfteyi bir siyasetçiye kalktılar muhatap edeceklerdi. O alüfteyle bir araya gelmesini engelledim'. Sen bir hocaefendi misin istihabarat şefi misin? Nesin sen? Ve diyor ki 'Elimde daha buna benzer çok şeyler var'. Bunlar bir şantaj şebekesi. Şu hale bak. 10-15 yıl benim de bir saygım yok değil vardı ama ben bu saygılarımı falan kaybettim. Çünkü ben böyle bir insana saygı duyamam. Saygı duyarsam önce kendime saygısızlık yapmış olurum. Tüm insanlara saygısızlık yapmış olurum. Böyle birşey olamaz. Gece beddua seansları yapıyorlar. Allah ıslah etsin. Öğrenci yavrularımızı kaldırıyorlar, 'Başbakan'a beddua' diyorlar. Bu beddular tutmaz, bumerang gibi döner onları vurur. Bize buradaki ablaların, abilerin, dünyadaki Müslümanların, ülkemdeki vatandaşların, Myanmar'daki yavruların, Suriye'de mağdurların, mazlumların, Filistin'deki kardeşlerimizin, Gazze'dekilerin, Mısır'dakilarin, Libya'dakilerin, Tunus'takilerin duaları yeter. Sizin beddualarınız tutmaz. Ama bunlar Mavi Marmara vurulduğu zaman gülenlerdi."

Başbakan Erdoğan, Fethullah Gülen'e hitaben, "O 9 şehidimize ağladın mı?" diyerek, bunun tam aksine 9 vatandaşın vurulmasını haklı çıkaracak açıklamalar yapıldığını söyledi.

Erdoğan, şunları kaydetti:

"Suriye'de mağdurların, mazlumların lehine açıklama duydunuz mu? Yandaş gazeteler dahi hepsi aleyhte Filistin'deki Gazze'deki kardeşlerimizle ilgili hepsi aleyhte. Buraya gönül veren kardeşlerimize sesleniyorum. Samimi, dürüst olan kardeşlerimiz de var. Maalesef oraya inanmışlar. Diyorum ki, başınızı iki elinizin arasına alın ve düşünün. 'Bu adam, acaba Suriye'deki 160 bin masum kardeşimiz şehit edildi, öldürüldü. Bunlar için neden ağlamıyor?', Filistin'deki bunca kardeşlerimiz öldürülüyor, Mısır'da Sisi'nin tanklarıyla toplarıyla öldürülen kardeşlerimiz için, o Esma yavrumuz için neden ağlamıyor?"