'PANDEMİYLE GEÇİRİLEN SON BAYRAM OLMASINI DİLİYORUM'
Saadet Partisi Sapanca İlçe Başkanı Yunus Arslan, "Ramazan Bayramının mübarek olmasını ve pandemiyle geçirilen son bayram olmasını diliyorum" dedi.
"Ramazan-ı şerif ve bayramını mahsun geçirmemizin en önemli sebeplerinden biri de Ortadoğu'nun gayrı meşru çocuğu, adına devlet denilen tek terör örgütü İsrail'in Mescid-i Aksa'ya yaptığı saldırılardır" açıklamasında bulunan Arslan, Ramazan Bayramı sebebiyle yayımladığı mesajında şu ifadelere yer verdi:
"Bu saldırılar bizleri üzüp hiddetlendirirken aynı zamanda utandırmaktadır. Koskoca İslam coğrafyasının ortasında, 2 milyara yaklaşan Müslümanın ortasında İsrail'in var olmasının utancı yetmezmiş gibi bu kadar pervasızca kanlı saldırıları yapıp, dans ederek dahi izleyebiliyorlar. Daha önceki kanlı saldırıları da birçok Siyonist Yahudi cips ve gazlı içecekle izleyebilmişlerdi. Yazık ki en dindar Müslüman kardeşlerimizin iftar sofrasında dahi aynı gazlı içecek vardır. Çok şeyler söylenebilir ama bu örnek meseleyi özetlemeye yeterlidir.
İsrail'e en sert ifadeleri, hakaretleri kullanabiliriz. Pandemi koşullarına rağmen sokaklara çıkıp bağırabiliriz. Sosyal medya hesaplarımızdan en iç acıtıcı fotoğraflar eşliğinde mangalda kül bırakmayan laflar edebiliriz. Ancak bunlar kesinlikle yetmez. Bunlar İsrail'i durdurmaz sadece üzerimize düşeni yaptığımızı sanarak rehavete kapılmamıza sebep olur.
Siyonist olmayan Yahudiler dahi İsrail'in saldırılarını protesto etmekte bağırıp çağırmaktadır. Biz Müslümanlar bu konuda Siyonist olmayan Yahudilerden çok daha fazla şey yapmalıyız.
Bunun topraklarına sahip çıkamayan bir Arap meselesi olduğu gibi saçma sapan söylemlerle halkımızın hassasiyetleri azaltılmaya çalışılırken, diğer taraftan sadece süslü laflar ederek icraata dönüşmeyen kuru kabadayılıklar yaparak milletimizin gazı alınmaktadır.
Erbakan Hocamızın dediği gibi Filistin coğrafi değil imanı bir meseledir. Ülkemiz ve Dünyadaki birçok sorunun kökeninde Siyonizm vardır. O yüzden 'Banane Filistin'den' diyemeyiz. Bir önceki yüzyılın başlarına kadar bizim olan, ilk kıblemiz olan bir yerden bahsediyoruz.
Bugün Müslümanlar bırakın askeri müdahale ile zulme son vermeyi tüketimden gelen güçlerini dahi kullanamıyor. Maalesef ülkemizde dahil olmak üzere
Müslüman ülkelerin efelikleri sadece birbirlerine karşıdır.
Bugün İsrail'e laf ettiğimiz sosyal medya dahil dünya iletişimi, ulaşımı, ticareti ve daha birçok şey Siyonizm'in elindedir. Bir çok yerdeki diktatörler onların hizmetkarıdır. Bazı ülkelerde de halk seçtiğini sansa da kime nasıl oy vereceğini ayarlayan düzenek Siyonizm'in elindedir.
Tüm bunların farkına varılmasına engel olmak için verilmesi gereken asıl büyük mücadeleyi unutturmak için küçük kavgaları büyütmektedir.
Milli Görüş yani Saadet Partisi, her zaman bunun mücadelesini vermiştir.
Geçenlerde Mecliste Cumhur İttifakının Doğu Türkistan politikasını eleştiren HDP'li bir vekile cevap veren MHP grup başkan vekili "Ne yapalım Çin'e savaş mı açalım" şeklinde bir cevap vermişti. Çok eleştirilecek bir durumdur. Ancak ne yazık ki MHP'li vekil çok da haksız sayılmaz. Sadece aczi yetimizi itiraf etmek zorunda kalmıştır.
Osmanlı'nın mirasçısı Türkiye, öyle güçlü olmalıdır ki bilmem ne kadar uzaklıktaki şu kadar nüfusu olan Çin bile kendisine çeki düzen vermelidir.
Milli Görüş'ün, yaşanabilir bir Türkiye yeniden büyük Türkiye yeni bir Dünya söyleminin ne derece gerekli olduğunu görüyoruz. Yeni bir dünya kurmak zorundayız. Bu söylem çok uzak veya çok zor gelebilir. Bunun sebebi zihinlerimizin dahi işgal edilmiş olmasındandır.
Böylesi büyük bir ideale sahip olmak iktidar olduğunuz kısa ve zor dönemlerde icraata dökmenin de bir bedeli vardır. Erbakan hocamızın siyasi hayatının büyük bir kısmı yasaklarla geçmiş ve bugün Karamollaoğlu'na yöneltilen iftira ve hakaretlerin hemen hepsine muhatap olmuştur. Partilerimiz defalarca kapatılmakla kalmayıp defalarca bölünmüştür. Çakma Milli Görüş partileri ile bu tuzağa düşmeyenler için yeni tuzaklar hazırlanmıştır.
Peki ne yapmalıyız?
Tabi ki elimizdeki iletişim araçları ile pandemi şartlarında pek uygun olmayıp özenli olma zorunluluğu olsa da gösterilerle tepkimizi göstermeliyiz.
Bugün bir Filistin hassasiyeti varsa Milli Görüş yani Saadet Partisi'nin yaptığı milyonluk mitinglerinin, ülke çapındaki faaliyetlerinin önemi yadsınamaz.
Ancak yetmez. Tüm bunlar bu konularda daha az duyarlı kardeşlerimizi sonrasında iktidarı, iktidar önce diğer Müslümanları sonra dünyayı harekete geçirmelidir.
Tüm bu zulümlere son verebilmek için tam bağımsız taklidi yapan değil kamil manada tam bağımsız bir Türkiye olmalıdır. Kimse kusurumuza bakmasın ama Saadet Partisi 19 yıldır tek başına iktidarda olsaydı bu zulümler yapılamazdı.
Ülkemizdeki yabancı askeri üsler, özellikle İsrail'in hava savunma sisteminin bir ayağını oluşturan Kürecik radar üssü dururken İsrail'e gösterdiğimiz tepkiler sözde kalmaya devam eder.
İsrail savaş uçakları 2009"a kadar Türkiye semalarında eğitilmiştir. O yıllarda Erbakan Hocamız hayatta ve Saadet Partisi için oy isterken ona sırtını dönen birçok kardeşimiz bugün Saadet Partisi'ne mesela Uğur Dündar'a Davam kitabını verdi diye saldırmakta ve hocanın kemiklerini sızlatmaktan bahsetmektedir. Çünkü Siyonizm, 'Sen Uğur Dündar'ın görüşüyle kavga et, onu yenmeyi, onun yerine kendi çocuğunu yeğenini işe sokmayı, ihale almayı zafer zannet gerisine karışma' telkinini bilinçaltına işlemektedir.
Erbakan Hocamızın 'Namaz kılan köleler olmayacağız' sözünü idrak etmeli şuurla hareket etmek mahcubiyetindeyiz. Biz iktidara ve diğer muhalefet partilerine oy veren kardeşlerimizin de iyi niyetlerle davrandığına inanıyoruz. Derdimiz sadece uyarmak şuurlu olabilmektir. Unutmayalım ki İttihat ve Terakki de ülkeyi yıkmak anca 8'de birini kurtarabilecek hale getirmeyi istememiştir. Hatta eski en geniş sınırlarımıza ulaşacağını iddia etmişti. Kendisine karşı olan herkesi hain ilan edip padişahları etkisiz hale getirmiştir. Sonuç malum.
Ramazan Bayramının şuurlu birer Müslüman olarak üzerimize düşen vazifeleri yerine getirdikten sonra başımızdaki belalardan kurtulabilmeyi niyaz edebileceğimiz günleri getirmesi dileğiyle."