'DEMOKRASİNİN YOLU CİNSİYET EŞİTLİĞİNDEN GEÇER'

SİYASET

'DEMOKRASİNİN YOLU CİNSİYET EŞİTLİĞİNDEN GEÇER'

Cumhuriyet Halk Partisi Sapanca Kadın Kolları Başkanı Ayfer Adıyaman, "Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü" sebebiyle yayımladığı mesajında cinsiyet eşitliğine dikkat çekti.

Kadınların şiddet yaşadığı, hak ve fırsatlardan eşit yararlanamadığı toplumlarda kalkınmadan söz edilemeyeceğini belirten Adıyaman, mesajında şu ifadelere yer verdi:

"Mirabel kız kardeşler 25 Kasım 1960 tarihinde Dominik Cumhuriyeti'nde askeri diktatörlük tarafından cinsel saldırı ile katledildiler. 1981 yılında Latin Amerikalı ve Karayipli feminist kadınların öncülüğünde bu gün Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü olarak kabul edildi; bu karar 1999 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından ilan edildi. 1991 yılından beri 25 Kasım ile 10 Aralık İnsan Hakları Günü arasındaki 16 gün boyunca, cinsiyete dayalı şiddete karşı aktivizm kampanyaları yürütülüyor. Türkiye'de ilk 25 Kasım etkinliği ise 1991 yılında Mor Çatı tarafından gerçekleştirildi. Türkiye'de son 5 yılda işlenen kadın cinayetlerini haritalandırarak Kadincinayetleri.org sitesine göre son 11 ayda, 71 kadına tecavüz edildi, 368 kız çocuğuna yönelik de cinsel istismar vakası tespit edildi.

Rapora göre, kadın cinayetlerinde faillerin yüzde 67'si "kocaları ya da eski kocaları, sevgilileri veya eski sevgilileri, ailelerindeki ve yakınlarındaki erkekler" tarafından öldürüldü. Rapora göre, kadınların yüzde 22'si boşanmak ya da ayrılmak istedikleri veya boşanmayı reddettikleri için öldürüldü. Aynı raporda, 37 kadının eski koca veya eski sevgilileri tarafından, 121 kadının ise kocaları, sevgilileri ya da nişanlıları tarafından öldürüldüğü bildirildi. Namus - töre, tartışma kavga, erkeğin reddedilmesi ya da terk edilmesi, maddi sebepler, kıskançlık, aldatılma şüphesi, cinsel saldırı ve kadınların karar ve tercihlerine ilişkin konular, cinayetler için gerekçe gösterildi. 'Trans cinayetleri' ağırlıklı görülen vakalardan biri. Tüm bu yaşanan acılara, kadınların korunma hakkını kullanma isteklerine rağmen kolluk güçleri kadını eve gönderiyor; savcı kanun kapsamındaki önlemleri, zorlama hapsini getirmiyor, o cezayı vermiyor. Adliyenin arka kapısından çıkıyor adam, kafasına koyduğu cinayeti işliyor. Polisler kadınlara 'Çok geliyorsun kağıtlarımızı bitiriyorsun' diyebiliyorlar - ki o kağıtlar, öldürülen kadın arkadaşlarımızın çantasından çıkıyor .Biz istiyoruz ki kadınlar kendilerini yalnız hissetmesin. Biz istiyoruz ki kadınların sesi olalım. Bu yüzden diyoruz ki her zaman hangi koşulda ne pahasına olursa olsun kadınlarımızın yanındayız. Kadınların şiddet yaşadığı, hak ve fırsatlardan eşit yararlanamadığı toplumlarda kalkınmadan söz edilemez. Demokrasinin yolu cinsiyet eşitliğinden geçer."